DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C
.

EN BÜYÜK MİRAS

Ayşe Gültutan
23.12.1997 tarihinde Hatay’ın Antakya ilçesinde doğdum. İlköğretimime İffet Zübeyr Göçmen İlkokulunda başladım. Ardından birkaç okul değişikliği sonunda Vali Teoman İlkokulundan mezun oldum. Daha sonra eğitimime Habib-i Neccar Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde devam ettim. Liseden mezun olduktan sonra Hatay Mustafa Kemal Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne yerleştim ve 3.sınıf olarak öğrenimimi sürdürmekteyim. Aysegultutan97@gmail.com
24.10.2019
A+
A-

Hubert Reeves: ‘‘Doğayla savaş hayalindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz.’’ diyerek iki cümleyle doğaya ne kadar zarar verdiğimizi açıklamış.

Bu iki cümle o kadar çok şeyi kapsıyor ki… Biz insanlar yaşadıkça yani zaman geçtikçe adeta tüketiyoruz içinde bulunduğumuz evreni. Aslında İlk Çağlarda doğa merkezli hayat yaşıyorken bu durum tamamen tersine dönmüş ve insan merkezli bir hayat yaşamaya başlamışız. Dengeyi yakalayamamışız! Sanayi devrimiyle birlikte doğal kaynaklar ölçüsüz kullanılmaya başlanılmış ve günden güne çevreye verilen tahribat da artmış. Doğayla kurduğumuz ilişkide gözettiğimiz kendimiz ve ihtiyaçlarımız olmuş artık. Kendi ihtiyaçlarımıza yoğunlaştıkça doğal yaşamın sekteye uğradığını göz ardı etmişiz.  Bazen de doğanın verdiğimiz zararlara karşı gösterdiği tepkiye sebep olan biz değilmişiz gibi sinirleniyoruz. Sonra da “Sonbahar bitmek üzere ama hâlâ havalar çok sıcak! Deniz ne kadar da kirli!” diye yakınıyoruz.

Başka bir düşünür de ‘‘Hepimiz yeryüzünün kiracılarıyız.’’ diyerek geçiciliğimizi vurgulamış. Aslında yaşadığımız dünya bizim en büyük mirasımız, farkında değiliz! Gelecek nesillere, çocuklarımıza, torunlarımıza nasıl bir dünya hazırlıyoruz? Oluşturduğumuz tahribatlar arasında, maalesef, onarılması imkânsız olanlar var. Kullandığımız kimyasallarla buzulların erimesine sebep olduğumuz gibi…

Bunu iyileştirmek zorundayız! Gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak için doğal kaynakları ölçülü kullanarak hayatımızı devam ettirmeliyiz.

Çevreye verdiğimiz zararı, tahribatı azaltarak daha sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya geride bırakabiliriz.

Çevre ve insan sorunları bulunduğumuz zamanda neredeyse ayırt edemeyeceğimiz şekilde hem aynılaşıyor hem de çoğalıyor. Sorunu çıkaran biziz, çözebilecek olan da! Bu çözüm çevre koruma bilincini edinebilmekle mümkün. Bu edinimi de aldığımız doğru eğitimle sağlayabiliriz. Tabi üzerimize düşen bu eğitimle de sınırlı değil. Aynı zamanda bizden sonrakilere bu bilinci aşılamamız gerekiyor. Mirasımızı korumak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak ümidiyle…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.