KAYBEDİYORUZ!
Bulunduğumuz çağa ‘‘Bilgi çağı, Teknoloji çağı’’ vb gibi isimler veriliyor. Bu isimleri ele alarak dünyanın haline bakınca insanın içi acıyor. Gördüğümüz vahşetlerin acısı ilmek ilmek işliyor içimize. Evet, bilgiye ulaşmak kolay, dünyanın bir ucundan bir ucuna yetişme imkânı da var, hatta yapay zekâ bile üretilebiliyor.
Tüm bu gelişmeleri görüyoruz, duyuyoruz ancak konu insanlığa gelince söylenecek söz bulamıyoruz.
Uzun zamandır Doğu Türkistan’a yapılan zulüm, göz ardı edilecek gibi değil. İnsanlar sebepsizce öldürülüyor. Bunu meşrulaştırmak için söylenen ise ‘‘Olabilecek tehlikelere önlem alıyoruz…’’dan öteye geçmiyor.
Bir de bu zulmü yapan Çin’e bakıyoruz, teknolojide oldukça ileri seviyedeler (dünya teknoloji sıralamasında 6.sırada) ve dünya ihracatında listenin başında yer alıyorlar. Bulundukları konum sadece maddiyat merkezli. İnsanlıktan nasibini almayan bu ülke, kendi inandıkları dinden başka dine, kendi ırklarından farklı ırka sahip olan Doğu Türkistan’daki Müslümanları acımasızca katlediyor. Kendi dinlerini özgürce yaşıyorlar ve Doğu Türkistan halkına kendi dinlerini ve inançlarını dikte ediyorlar.
Kabul etmeyenler işkenceye maruz kalıyor ve terörist damgası yiyorlar. Sebebi de aşikâr: Yıllardır sahiplenmeye çalıştıkları topraklarda başka ırka ve dine mensup insanların olması!
Dinlerini zorla kabul ettirmeye çalıştıklarında kabul etmeyenlere yapılan işkenceler ise tüyler ürpertici. Kadınlar, kız çocukları tecavüze uğruyor, erkekler sorgusuz sualsiz alıp götürülüyor ve bir daha onlardan haber alınamıyor. Annesiz- babasız birçok çocuk kalıyor geriye. Bu çocukların hali de annelerinden ve babalarından farklı değil. Yine işkence, yine tecavüz, yine ölüm… Yaşlı-genç, kadın-erkek demeden zulmü devam ettiriyorlar.
Dinleri gereği ibadetlerini yerine getirmek isteyen insanların ise ibadetlerini yerine getirmesi yasaklanıyor; ibadet yerleri tellerle örülerek kapatılıyor, dinlerinde yasak olan şeyleri yapmaları için onları zorluyorlar. Hatta namaz kılan, oruç tutan insanlar mimleniyorlar. İnsanlar kendi inançlarını yaşamaktan çekiniyorlar çünkü karşılaştıkları eziyet hiç de hafife alınacak gibi değil.
Tüm bu feryatlara rağmen işkenceler sürüyor ve hala olumlu bir gelişme de yok!
Yaptıkları bu zulmü meşrulaştırmak için elinden geleni yapan bu devlete destek veren devletler de var, hiç sesini çıkarmayanlar da!
Zulmün; yaşanan bu acıların ırkı, dini, cinsiyeti yok!
Yaşanılan bu acıya kayıtsız kalmak demek kaybetmek demektir, önce insanlığımızı sonra insanları…