NE OKURSAN O’SUN
Gündem sürekli değişiyor. Bu değişim içerisinde insanlar da kendilerine bir ders çıkartıyor; hayatlarında bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorlar ya da gündeme gelen konuyu eleştirmeye başlıyorlar.
Bilindiği üzere son birkaç gündür gündem de olan Atakan Kayalar da gündeme yerleşen ve insanlar arasında konu olan olaylar içerisinde.
Çok fazla olumlu-olumsuz eleştiriyi de beraberinde getiren Atakan, sistem üzerinde eleştirilerini dile getirirken özel bir eğitim alması gerektiğini ailesi ile birlikte özellikle vurguluyor.
Yaşıtlarına göre bilgi düzeyinin yüksek oluşu, okuduğu kitap sayısıyla bağlantılı olarak değerlendiriliyor. Burada yeteneğin Atakan’ın okuduğu kitap sayısına mı yoksa anlama kapasitesine mi bağlı olduğu konusunda net bir çizgi yok aslında. Küçük bir çocuğun anlama kapasitesi her ne kadar yüksek olsa da gündemde ve sosyal medya da bu kadar eleştirilmesini ve övülmesini doğru bulmuyorum.
Bu eleştirilerin çocuk üzerinde bırakacağı etki, gelişim ve değişimini farklılaştırabilir. Aynı zamanda diğer çocuklardan farklılığıyla ön plana çıkarılmış Atakan’ı gören ve kendi çocuklarından beklentisi yüksek olan ailelerin çocukları üzerinde kuracağı baskı da kaçınılmazlar arasında.
Görülmeyen bilinmeyen birçok alanda yeteneği olan ve yeteneği sadece sınavla ölçülen birçok çocuk var Türkiye’de.
Gündeme sürekli yeni şeylerin eklendiğini ve gelen yeni haberlerle gündemden tekrar düşeceğini söyleyen Atalay’ın, diğer çocuklarda ve ailelerde bıraktığı etkiyi hangi eğitim sisteminin düzelteceğini bilmiyor ve bu sitemin varlığından emin olamıyoruz.
Sürekli değişen ama gelişme konusunda pek de yol kat edemeyen sitemin içinde bulunmakla çözümsüzlük içinde bulunmak arasında bir fark görmüyorum maalesef.
***
Ne okursan o’sun…
Bu tabiri bir yerde okumuş ve zihnime hemen kaydetmiştim. Okuduğum her şey de zihnimin alt köşesinde bulunan bu cümle tam da oluşan gündemle bağdaşıyor. Küçük bir çocuk da olsa, yetişkin de olsa -görüldüğü üzere- insan düşünce yapısını okudukları ile şekillendiriyor. Ve birikimiz arttıkça hayatımıza verdiğimiz yön, bu birikimlerimiz ile paralel olarak ilerliyor. Çok fazla okumasak da okuyanlardan duyduklarımızla kendimiz okumuş da biliyormuşuz gibi hareket ediyoruz hemen.
‘‘Oku’’ emrini bireysel olarak uygulamıyor olsak da bir şekilde dönüp dolaşıp bizi buluyor ve hayatımızda yer alıyor. Bunun için ne okuduğumuzu, düşünce yapımızı neye göre şekillendireceğimizi seçerken oldukça ince eleyip sık dokumak gerekiyor…