TÜRKİYE’DE SPOR
Sporun esas amacı insanlarda kardeşlik dostluk rekabet ve mücadele ruhunu oluşturmaktır. Fakat baktığımız zaman son yıllarda Türkiye’de sporun amaçlarının hiçbirine rastlamıyoruz. Çünkü sporun içinde bulunan baronlar, siyasetçiler ve yönetenler bunu engelliyor. Genel olarak spor kulüplerine okullardaki beden eğitimi derslerine baktığımız zaman yöneticinin hep aynı kişiler olduğunu görüyoruz. Ya genel müdürün yakını ya bir işadamı ya da bir siyasetçinin…
Bu döngü devam ediyor…
Deyim yerindeyse ahbap çavuş ilişkisi içinde yürüyüp gidiyor. Her yıl bu senaryo aynı işliyor. Ve oyuncuların ismi aynıdır.
Yerel yönetimlere baktığımızda ise yönetim şehrin ileri gelenlerinde, siyasetçilerde ya da şehrin başkanların da acaba şehrimizin yöneticileri kendi işlerini çok iyi yapıp bitirdikleri için mi spora yön vermeye kalkıyorlar?
Yoksa kendi işlerinde başarı sağlayamadıkları için mi; başarısızlıklarını sporla kamufle etmek istiyorlar?
Her şey açık ve ortada.
Bu sebeplerden dolayı spor amacının dışına çıkıp başka amaçlara hizmet etmeye başlıyor. Bununla beraber hiçbir branşta başarı sağlamayıp yerinde sayıyor. Avrupalı sporcuların elde ettikleri başarıları yakalayamıyoruz. Siyasetçiler, iş adamları baronlar sporu başka yönlere çektikleri için başarılı antrenör, teknik direktörler yetişemiyor bununla beraber de başarılı sporcular da ortaya çıkmıyor.
Başarılı her sporcu ve antrenör sporun amacına hizmet eden profesyonel yönetimle olmalıdır. Spor; sevgi, saygı, adalet, evrensel kültürün bir parçasıdır. Dünyada dili, dini, ırkı farklı insanları birleştiren önemli bir vasıtadır.
Sevgi ve saygılarımla.