DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Hatay °C
.

VARLIĞIMIZIN ÖZÜ

Ayşe Gültutan
23.12.1997 tarihinde Hatay’ın Antakya ilçesinde doğdum. İlköğretimime İffet Zübeyr Göçmen İlkokulunda başladım. Ardından birkaç okul değişikliği sonunda Vali Teoman İlkokulundan mezun oldum. Daha sonra eğitimime Habib-i Neccar Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinde devam ettim. Liseden mezun olduktan sonra Hatay Mustafa Kemal Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne yerleştim ve 3.sınıf olarak öğrenimimi sürdürmekteyim. Aysegultutan97@gmail.com
17.10.2019
A+
A-

İnsan, doğduğu andan itibaren kendini ifade etme peşine düşüyor. Bebek dünyaya gözlerini açtığında şaşkınlığını ağlayarak ifade ediyorken yaşlı bir nine atasından kalan deyimlerle kızgınlığını dile getirmek için basıyor çığlığı torununa…

İşte dünyaya geldiğimiz andan itibaren bizde içgüdüsel olarak var olan ifade etme isteği zamanla çıkarabildiğimiz seslerle büyüyor, büyüyor, büyüyor… Ve bir bakıyoruz ki bu ilerleyişimizdeki edinimlerimizle koca bir dil dünyasının içindeyiz! İçinde bulunduğumuz dil dünyası ise varlığımızın özünü oluşturuyor. Bu öz, bireyi geçmiş ile gelecek arasındaki zincirin bir halkası olarak var ediyor.

Bu halka içinde var olabilmek ve bu halkanın devamlılığını sağlamak için ise edinimlerimizin doğruluğunun farkına varmamızın önemi büyük!

Bu edinimler için yani dil için  ‘…bir topluluğu topluma dönüştürür.’ diyordu okuduğum bir metinde. Topluma dönüşebilmek için en önemli kaynağımız olan dilin doğru kullanımı burada karşımıza çıkıyor. Bireyin bir halkasını oluşturduğu bu özün doğru kullanılmaması iletişim bozukluğuna sebep oluyor. Sonra da oluşan bozukluğu gidermeden yayıyoruz kulaktan kulağa. Bir bakıyoruz ki kelime asıl anlamından uzaklaşmış ve biz bu anlamı temel anlam olarak kabul etmeye başlamışız.

Örneğin ‘bendeniz’ kelimesini kendimizi tanıtırken kullandığımızda kaçımız ‘köleniz’ anlamına geldiğini biliyoruz?

Ya da kaçımız ‘belge’ kelimesinin yerine kullandığımız ‘evrak’ın, ‘belge’ kelimesinin çoğulu olduğunu bilmeden bir de ‘–lar’ ekini ekliyoruz?

Entelektüel kelimesini dilimize alıp bu nitelikte olan insanlara ‘entel’ tabirini kullanırken bu kelimenin ‘entelektüel olmak için gerekli niteliği kazanmamış kimse’ anlamına geldiğinin farkında mıyız?

Biri edepsizlik yapınca ‘çirkef’ deyiveriyoruz hemen, aslında çirkefin ‘bulanık su’ anlamına geldiğini bilmeden. Ve daha nice örnek…

Varlığımızın özünü oluşturan dilimizin farkında değiliz. Yanlış biçimde kalıplaşmış bazı kelimeleri değiştirmenin mümkün olup olmadığı elbette tartışılır. Fakat yanlış anlamlar kazandırmadan, kelimenin asıl anlamından uzaklaşmadan, kelimeyi doğru kullanmak hala mümkün! Yeter ki bilincinde olalım.

Farkındalığımızın artması dileğiyle…

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.